Yakutiye Masaj Salonu-Masöz Esra

Yakutiye Masaj Salonu-Masöz Esra

Yakutiye Masaj Salonu-Masöz Esra Turner derin bir iç çekti. Bu onun hakkaten de göz ardı edemeyeceği bir aşağılamaydı. Yine de Miranda’nın bu zavallı adama saldırmasına izin veremezdi. (Adammmı zavallı ya şaşkınlık bişey kıza sürtük diyo Turner efendi adama zavallı diyor… ) El çantasını onun elinden aldı. Araya girdiği için Miranda adeta gözleriyle hançerlercesine ona baktı. Turner da gözlerini kıstı ve uyaran gözlerle Miranda’ya baktı. Turner boğazını temizledi ve kitapçıya döndü. “Beyefendi, hanımefendiden özür dilemeniz konusunda ısrar ediyorum.” Kitapçı küstah bir tavırla kollarını kavuşturdu.

Turner Miranda’ya bir göz attı. Onun kolları da tıpkı aynı şekilde kavuşturulmuştu. Döndü ve tekrar kendilerinden daha yaşlı olan adama baktı, biraz da baskıcı bir sesle “Hanımefendiden özür dileyeceksiniz.” dedi. “O bir baş belası, ” dedi kitapçı terbiyesiz bir tavırla. “Sen, niye – ” eğer Turner hızla elbisesinin arkasından kavrayıp onu geri çekmeseydi, Miranda adamın üstüne çullanacaktı. Yaşlı adam elini yumruk yaptı ve görünümüyle hiç de uyuşmayan saldırgan bir tavır takındı. “Sakin ol, ” diye tısladı Turner Miranda’ya, göğüs kafesinden bir öfke selinin boşalmaya başladığını hissediyordu.

Yakutiye Masaj Salonu-Masöz Esra

Yakutiye Masaj Salonu-Masöz Esra Kitapçı Miranda’ya karşı bir zafer kazanmışçasına baktı. “Bu bir hataydı, ” dedi Turner. Aman Tanrım, bu insanın hiç mi sağduyusu yoktu? Miranda ileri fırladı. Bu, Turner’ın onu sırtından daha sıkı kavraması gerektiği, böylece kitapçının da daha sırıtık bir tavır takınması anlamına geliyordu. Turner’ın durumu yatıştıramaması halinde, bu nalet olası maskaralığın şiddetli bir kasırgaya dönüşmesi kaçınılmazdı. Kitapçıya o en soğuk ve aristokrat tavrıyla şöyle bir baktı. “Hanımefendiden özür dile, yoksa seni gerçekten pişman ederim.” ancak kitapçının, gözü dönmüş bir aptal olduğu aşikârdı çünkü Turner’ın oldukca cömert olan bu teklifini kabul etmemişti.

Bunun yerine düşmanca bir tavırla çenesini dışarı çıkarttı ve “Özür dileyecek bir şeyim yok. O hanım benim dükkânıma girdi…” “Kahretsin, ” diye mırıldandı Turner. Artık bu işin geri dönüşü kalmamıştı. ” … Müşterilerimi rahatsız etti, beni aşağıladı…” Turner elini yumruk yaptı ve kitapçının burnunun yan tarafına güzel bir darbe indirdi. “Aman Tanrım, ” dedi Miranda nefes soluğa. “Sanırım burnunu kırdın.” Turner ona sert sert baktıktan sonra yerde yatan adama döndü. “Ben öyle düşünmüyorum. O kadar da çok kan akmıyor.” “Yazık, ” diye mırıldandı Miranda.