Yakutiye Evde Masaj

“Olduğun yerde kal, Harry, ” dedi Waaler kısık sesle. Harry tabancaın namlusunun Yakutiye Evde Masaj Oleg’in sırtına dayalı bulunduğunu fark etti. Ve durdu. Tom Waaler artık gözlerini kırpıştırmıyordu. Çene kasları gerilmişti. Bina o denli sessizdi ki Harry duvarların içinden geçen sesi duyar gibiydi: kulağın hava basıncında minik değişimler gibi algılayabildiği, neredeyse duyulmayacak boyuttaki uzun dalga titreşimleri. Duvarların bu şarkısı on saniye kadar sürdü. Waaler’ın gaslınü bile kırpmadığı on uzun saniye.

Øystein bir keresinde Harry’ye insan beyninin bir saniyede ne kadar veriyi işleyebildiğim anlatmıştı. Rakamı hatırlamıyordu fakat Øystein bunun bir insanın on saniyede bir halk kütüphanesindeki bilgilerin yarısını taraması anlamına geldiğini söylemişti. Waaler sonunda gaslınü kırptı ve Harry omuzlarının biraz düşmüş olduğunü gördü.

Yakutiye Evde Masaj

Bunu neye yorması gerektiğini bilemese de muhtemelen kötü bir şeylerin olmak üzere bulunduğunu düşünüyordu. “katliam vakalarının ilginç yanı, ” dedi Waaler, “kabahatun ispatlanana dek masum sayılmandır. Ve şu an için kameraların beni yasadışı bir şey yaparken çektiğini sanmıyorum.” Harry ve Sven’e doğru ilerledi ve kelepçeyi öyle sert bir şekilde sarstı ki Sven yerinden fırladı. Waaler gözlerini Harry’nin üzerinden ayırmadan bir eliyle üzerlerini aradı. “Ve ayrıca tam tersine, şu an işimi yapıyorum.

Unutma ki ben polisim ve şu anda nezarethaneden bir kabahatluyu kaçıran başka bir polisi tutuklamakla meşgulüm.” “fakat birazcık önce kameraların önünde her şeyi itiraf ettin, ” dedi Harry. “Size, evet, ” dedi Waaler gülümseyerek. “hatırladığım kadarıyla kameralar sadece görüntüyü kaydediyor, sesi değil. Bu meydana getirdiğim da normal bir tutuklama. Asansöre doğru yürüyün bakalım.” “Peki ya on yaşında bir çocuğu kaçırmak?” diye sordu Harry. “Tangen’in elinde ufak bir çocuğa silah doğrulttuğun kayıtlar var.” “Ah, o mu?” dedi Waaler. Harry’yi öyle bir ittirdi ki Sven’le ikisi öne doğru sendelediler. “Görünen o ki çocuk da gecenin bir yansı annesine bir şey söylemeden kalkıp karakola gelmiş. Bunu daha önce de yapmıştı, öyle değil mi? Seninle Sven’i ararken çocuğu yolda gördüğümü söylerim.